İlkin söz vardı, der kitap. Eski Yunan dilinde söz kavramını vermek için bir değil, üç sözcük vardı:
“Mythos, Epos, Logos”
Mythos; söylenen veya duyulan sözdür. Mythos’a pek güven olmaz çünkü insanlar gördüklerini, duyduklarını kendilerine göre bir çok yalanla süsler.
“Mitler, hayal gücünü canlı tutsun diye vardır” der, Albert Camus
Bu yüzdendir ki Mythos, Herodot’a göre:
“Tarihi değeri olmayan güvenilmez söylencedir.”
Platon ise miti, “gerçeklerle ilişkisiz, uydurma masallar” diye tanımlar.
Mythos’u öğrendik, sıra Epos’ta! Peki nedir Epos?
Epos, belli bir düzen ve ölçüye göre söylenen okunan sözdür. Epos, insana tanrının armağanıdır; bu nedenle bir ozan, güzel sözleri bir araya getirerek dinleyicisini büyüler. Ozanın sözünü tanımlayan epos, böylece şiir, destan, ezgi gibi edebi metinlerde dile gelen söz olmuştur.
Mythos ve Epos arasındaki bağ nedir?
Bu iki sözcük birbirini tamamlar.
Mythos; söylenen sözün, anlatılan öykünün içeriği;
Epos ise söylenen bu sözün ölçülü ve süslü tasvirlenmesidir.
Epos ne kadar güzelse mitosunda etkisi, kalıcılığı o kadar artar.
Son olarak Logos kaldı. ‘Logos’ sözcüğünü başta Herakleitos olmak üzere İonya düşünürleri eski adlarıyla ‘physiologoi’ yani doğa bilginleri tanımlamıştır. Onlara göre Logos;
“Gerçeğin insan gözüyle dile getirilmesidir”
Logos; “söz, düşünce, akıl, söylem” gibi bir çok anlamı birlikte barındıran sözcüktür.
Logos kavramıyla açılan bu çığır dosdoğru bilime dönüşmüş, artık ‘logos – logia’ herhangi bir araştırma dalında bilgini ve bilimi dile getirmek için kullanılan birer ek olmuş.
‘Mythologia – Mitoloji‘ sözcüğünde, mythosla logosun, birbirine taban tabana zıt bu iki kavramın birleştiği görülür.
Mythos’a efsane, logia’ya bilim dersek; mythologia “efsaneler bilimi” anlamına gelmez mi?
Hem gelir hem gelmez!
Erken ilkçağda, mitoloji bugünkü taşıdığı kadar geniş bir anlam taşımamıştır hiçbir zaman.
“Masal ve efsanelerin toplanıldığı kitap” denilmiştir mythologia için.
Mythos, çok tanrılı bir dinin tanrıları üstüne anlatılan efsane, mytologia bu efsanelerin bir araya getirilerek oluşturulduğu kitap olduğuna göre ilk akla gelen mythologia’nın bir din kitabı hatta ilk din kitabı olduğu yönündedir.
Ama değildir. Hiçbir zaman olmamıştır. Çünkü bu efsaneler, inanç (tek tanrılı dinlerde) düzeyine yükselmemiştir. Sözlü ya da yazılı sanat kollarında sürekli ilham kaynağı olup işlense de, gerçekliği kabul görmemiştir. Mythoslar, din adamının değil sanatçının uğraşı olmuştur.
Son olarak mit kavramı ve mitolojinin doğuşundan bahsedip yazımı sonlandıracağım.
İnsan ve dünyaya ilişkin her türlü olgunun kökenine bir yanıt arayan ve başlangıcın öyküsüne odaklanan mit, evrensel anlatıların oluşturduğu çok katmanlı bir kültür ögesidir.
Mitoloji, ihtiyaçtan doğmuştur, İnsanın kendinden üstün bir varlığa inanma ona güvenme isteği bunu gerçekleştirmesine sebep olmuştur. İnsanlar, evreni ve kendisini yaratanı merak etmiş buna bağlı bir inanç sistemi kurmuş, kendilerine ‘yaratılış öyküsü’ yazmıştır.Bu yüzden insanlık ne kadar zamandır varsa mitlerde o kadar eski ve gizemlidir.
İnternet Kaynakçası: https://www.istanbulsanatevi.com/
Kaynakça: Erhat, Azra (1996). Mitoloji Sözlüğü. Remzi Kitabevi
Yunan Mitolojisine Göre İnsanoğlunun Yaratılışı
Zeus Kimdir? 25 Maddede Tanrıların Tanrısı Zeus
Türk Mitolojisinde Hüma Kuşu (Talih Kuşu)
[…] Mitoloji (Mythologia) Nedir? Mitler (Mythos) Nasıl Doğmuştur? […]
[…] Mitoloji (Mythologia) Nedir? Mitler (Mythos) Nasıl Doğmuştur? […]