Hephaistos, Zeus ile Hera’nın oğludur. Bir efsaneye göre Hera, Zeus’un Athena’yı kafasından çıkarmasını kıskanmış ve kendi başına Hephaistos’u yaratmıştır. Hesiodos’un Theogonia ‘sında bu süreç şöyle anlatılır:
‘’Hera tanrıça kimseyle sevişmeden,
yalnız öfkeden ve kocasına hıncından
ünlü Hephaistos’u doğurdu kendi kendine.
Ve Hephaistos en usta sanatçısı oldu
gökler tanrısı Uranos torunlarının. ‘’
Hephaistos hem topaldır hem çirkin. Bu yüzden Olympos’lu tanrılar tarafından hor görülür. Hephaistos, Troya savaşıyla ilgili bir tartışmada annesinin tarafını tutar. Buna kızan tanrılar kralı Zeus, Hephaistos’u bacağından yakaladığı gibi gökten aşağı atar. Hephaistos, tam bir gün yuvarlandıktan sonra, güneş batarken düşer Lemnos adasına. Bu kaza sonunda topal kalır Ateş tanrısı, Hephaistos. İlyada’da kendi anlatır bu durumu annesi Hera’ya:
“Aldırma anacığım, sık dişini, bağrına taş bas.
Seni çok severim, görmek istemem dayak yediğini.
Tepem atsa bile koşamam yardımına;
Ne yapayım, Olympos’luya karşı gelmek çok zor.
Bir gün sana yardım etmek istedimdi hani,
yakaladıydı beni bacağımdan,
attıydı tanrısal eşikten aşağı,
yuvarlandım gittiydim tam bir gün.
Düştüydüm Lemnos adasına, batan günle,
birazcık canım kalmıştı, ha çıktı ha çıkacak.
Sintiler yerden kaldırdı orada beni.”
Bir başka efsaneye göre, Ateş tanrısını yalnızca babası Zeus değil, annesi Hera da gökten aşağı firlatır. Hera, böylesi çirkin bir çocuğa sahip olmaktan utanır ve Hephaistos’u kaptığı gibi Okeanos’a atar. Okeanos kızı Eurynome ile Nereus kızı Thetis, onu alıp derin bir mağaraya saklarlar. Ateş tanrısı, bu mağarada, bir yandan, görülmedik yetkinlikte araçlar yaparak, bir yandan da annesinden alacağı intikamı kurarak dokuz yıl yaşar. Sonunda aklına bir fikir gelir.
Altından şahane bir taht yapıp annesine yollar. Hera, tahta sevinçle oturur, ama kalkmak istediğinde, görülmeyen zincirlerin kendisini kıskıvrak tuttuğunu görür. Bütün tanrılar seferber olur; ne var ki Hera’yı kurtarmak için yapılanlar bir sonuç vermez. Hephaistos’a başvurulur. Ateş tanrısı, Okeanos’un derinliklerinden kımıldamaya hiç de niyetli olmadığını bildirir. O zaman, Hephaistos’u getirmeğe Ares iner, ama karşılaştığı kor yağmuru karşısında geri çekilmek zorunda kalır. Sonunda ancak Dionysos’un girişimi sonuç verir. Dionysos, tatlı şarabıyla Hephaistos’u sarhoş ederek bir eşeğe bindirip Olympos’a çıkarır da, Hera da kurtulur.
Tanrıların hiç birinin elinden gelmeyen işler gelir Hephaistos’un elinden: Her türlü madeni işleyip olağanüstü özelliklerde eserler yapmayı başarır topal tanrı. Zeus’la Hera’nın yatak odası, Olympos tanrılarının evleri onun elinden çıkmadır. Ama en güzel ev kendi evidir Ateş Tanrısının, tunçtan, yaldızlı görülmemiş güzellikte bir ev.
Troya savaşı sırasında, çok kanlı bir çarpışmada, Troyalıların önderi Hektar, Akhilleus’un en sevdiği arkadaşı Patroklos’u öldürür. Yunanlı önder Agememnon’a kızgın olan Akhilleus, savaştan çekilmiş ve silahlarını ve zırhını Patroklos’a vermiştir. Hektar, Patroklos’u öldürdükten sonra, silahlarını ve zırhını soyar ve zafer işareti olarak kendisi giyinir. Akhilleus, arkadaşının öcünü almak için bile savaşa giremez, çünkü silahsızdır. Bunun üzerine annesi Thetis, ateş tanrısı Hephaistos’a gider ve şöyle der:
“İşte dizlerine sarılıyorum, yalvarıyorum sana şimdi
kısa ömürlü oğluma bir kalkan, bir tolga ver,
bir zırh yap ona, iyi uyan topukluklar, güzel dizlikler.
Troyalılar elinde can veren dostu hepsinden etti onu
Oğlum da şimdi yere serilmiş kıvranıyor yas içinde.”
Hephaistos, kendisini kurtarıp büyüten gümüş ayaklı tanrıça Thetis için elinden geleni esirgemez. Dört yanı işli büyük bir kalkan yapar önce; sonra ateşin ışıltısından daha parlak bir zırh Sonra sağlam bir tolga, Akhilleus’un şakaklarına tıpatıp uyacak, Altın’dan bir sorguç koyar tepesine ve esnek kalkandan dizlikler yapar.
Hephaistos bunları tek başına yapmaz ona Kykloplar yardım ederdi. Kykloplar, çalışkan ve efendilerine çok bağlı kişilerdir.
Güzellikten hiç nasip almayan ateş tanrısının, aşktan yana da pek şanslı olamamıştır. İlyada’da Kharit’lerden Kharis, yani zarafetin kendisiyle evli olarak gösterilir. (İl. XVIII, 382) Hesiodos Kharitler’in en küçüğü Aglaieile evlendiğini söyler.
Homeros’un Odysseia destanında ise ozan Demodokos, Aphrodite ile evli olan Hephaistos’un başına gelenleri anlatır:
Ares’le aldatıldığını bilen topal tanrı bir zamanlar anası Hera’ya yaptığı taht gibi, bu seferde iki sevgiliyi ağlar içine alacak bir yatak yapar, Lemos’a gidiyormuş gibi evinden ayrılır ve dönüşte Ares’le Aphrodite’yi kıskıvrak bağlı bulur. Ünlü Topal avaz avaz bağırır:
“Zeus baba ve hep var olan öbür mutlu tanrılar,
gelin, şu gülünç, bayağı işlere bakın!
Zeus’un kızı Aphrodite hor gördü beni,
topalım diye hor gördü, sevdi Ares’i,
sevdi onu, yakışıklı, çevik ayaklı diye,
kabahat bende değil, sakat doğmuşsam,
kabahat anamda, babamda, beni dünyaya getirmeselerdi!” (Od. XVIII,306 vd.)
Hephaistos, her efsaneye konu olduğu gibi Erikhthonios’un efsanesinde de yerini alır. Efsanede ilk kadın Pandora’nın bedenini kilden yontan odur ve Prometheus’u Kafkas dağının tepesine çıkaran yine odur.
Kaynaklar:
- [Hesiodos; Theogonia, İşler ve Günler ç: Azra Erhat-Sabahattin Eyüboğlu, Türkiye İş Bankası Yayınları]
- [Homeros; Odysseia, ç: Azra Erhat, A. Kadir, Türkiye İş Bankası Yayınları]
- [Homeros; İlyada, ç: Azra Erhat, A. Kadir, Türkiye İş Bankası Yayınları]
- ERHAT, Azra; Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, Ekim 2014, İstanbul
- CÖMERT, Bedrettin; Mitoloji ve İkonografi, De Ki Yayınları, Ekim 2006, Ankara
[…] Yunan Mitolojisindeki Topal Tanrı: Hephaistos […]