Bu yazımızda Türk ve Dünya Mitolojisi’nde büyük bir öneme sahip bir kültten bahsedeceğiz.
Ağaç Kültü…
‘Kült’ Nedir?
Kült, Tanrı veya Tanrı olarak kabul edilen tabiatüstü güçlere sahip varlıklara saygı göstermek, onlara tapınma ve bağlılığı ifade eden söz ve hareketlerde bulunmaktır.
Kült, ilkel inançlardan ilahî ve beşerî dinlere kadar bütün inanç sistemleri içinde görülür. Türk halk kültüründe de atalar, Gök Tanrı, yer-su (dağ, ağaç, su), ateş, hayvan gibi çeşitli kültler vardır.
Evrenin var oluşundan beri su, hava, toprak kadar önemli ve hayatın merkezinde var olan bir unsur da ağaçtır.
Ağaç, her şeyden önce bir varoluşu, hayatı, canlılığı, bereketi temsil eder. Türk ve Dünya kültüründe ağaca çağlar içinde birbirinden farklı pek çok rol verilmiştir:
kozmik ağaç (dünya ağacı, hayat ağacı…), Tanrıyla iletişim aracı olarak ağaç, şeytan ya da kötü ruhları kovma törenlerinde ağaç, tabiat olaylarını yönlendirme törenlerinde ağaç, güneşin batışını engelleme ya da geciktirme törenlerinde ağaç, rüzgâr estirme ya da durdurma törenlerinde ağaç, ay tutulmasını engelleme ya da tutulan ayı kurtarma törenlerinde ağaç, yağmur yağdırma törenlerinde ağaç, sağaltma törenlerinde ağaç, defin törenlerinde ağaç, bereketi artırmaya yönelik mevsimlik törenlerde ağaç, kurban törenlerinde ağaç, şekil değiştirme ya da bitkilerin kökenleri ile ilgili mitlerde ağaç gibi…
Eski Türkler tabiatta bazı gizli güçlerin bulunduğuna inanıyorlardı. Tabiat varlıkları birer ruha sahiptirler. Tabiat varlıklarının birer ruha sahip olmasına ‘animizm’ diyoruz. Bu ruhlar iyi ve kötü ruhlar şeklinde iki gruba ayrılıyordu.
Asya Hunları, Göktürkler ve Uygurlar yılın belli dönemlerinde Gök Tanrı’ya, atalara, tabiat ruhlarına at ve koyun kurban ederlerdi.
Tabgaçlar ilk ve sonbaharda atalara kurbanlar sunar, tapınak makamındaki taş-ev içinde kesilen kurbandan sonra etrafa kayın ağaçları dikerek kutsal ormanlar meydana getirirler.
Türk inanç sisteminde kutsal ağaçlar, Gök Tanrı’nın simgeleri arasındadır.
Bu ağaçlar gökte bulunan ve Tanrı’nın yaşadığına inanılan cennete kadar yükselmektedir.
Ulu ağaçlar Tanrı’yı sembolize eder. Türk mitolojisinde tüm ağaçlar kutsal değildir. Kutsal olarak kabul edilen ağaçların belli özellikleri vardır.
Bir ağacın kutsal olarak görülebilmesi için mutlaka bu vasıflardan en az birine sahip olması gerekir.
Bu vasıflar şunlardır:
- Yalnız ağaç olmalıdır.
- Yapraklarını ya yaz-kış dökmeyen ya da çok az döken bir ağaç olmalıdır.
- Etrafındaki ağaçlardan ya daha uzun, ya da daha heybetli, daha gösterişli olmalıdır.
- Meyvesiz olmalıdır.
- Etrafındaki ağaçlardan daha yaşlı olmalıdır.
- Geniş ve koyu gölgeli olmalıdır.
Bu vasıflara göre Türkler ne tek bir ağaç türünü ne de her ağaç türünü kutsal saymışlardır.
Kutsal sayılan ağaçlar Kayın, Ardıç, Çam, Kavak, Selvi, Meşe ve Söğüt ağacıdır.
Türk Destanlarında ağaç motifi üç yönüyle bulunur:
- Sığınak (oba),
- Ana ya da Ata varlığı
- Devlet.
Türk mitolojisine göre Tanrı yeryüzündeki dokuz insan cinsini, bu insanlardan önce yarattığı dokuz dallı ağacın gölgesinde barındırmıştır.
Bu sebeple neredeyse her türlü destanda ağaç kutsaldır.
“Ağaç Ata” anlayışının Türk mitolojisi ve inanışında ki varlığının izlerine Yakut Türeyiş Destanı’nda rastlıyoruz. Anlatımı ise şöyledir:
“Dünyamız Yakutlarca, sekiz köşeli imiş. Yerin ortası ise sarı göbekli imiş.Dünyanın göbeğinde bir de ağaç var imiş. Bu ağaç büyük imiş. Bu ağacın her yanı, Tanrı’dan hep süslüymüş. Kabukları kütüğü, tıpkı som gümüşlüymüş. Ağacın gövdesinden bir usare akarmış.
Bu kutsal suyun rengi altın gibi parlamış.Ağacın budakları ta göklere uzanmış. Gören sanırmış sanki, dokuz kollu şamdanmış! Yaprakları büyükmüş dallarından sarkarmış. Yaprakların her biri at derisi kadarmış. Ağacın tepesinden bir usare çıkarmış. Köpük köpük kaynayıp sarı renkte akarmış!
Bu ağacın yanına hiç kimse gidemezmiş. Bundan içenler ise açlık hissedemezmiş! Bu sudan içebilen, artık mes’ut olurmuş. Her şeye erişirmiş, Tanrı’dan kut bulurmuş.
İlk insanın atası burada yaratılınca, hayatı elde edip tadını da alınca, hemen ağacı görmüş koşup altına gitmiş. Kanıp bu sudan içmiş. Bu ağacın zirvesi ta göklere erermiş. Göklerin üç katına ulaşıp da delermiş.”
Kadın figürü tüm ilkel toplumlarda bereket, doğurganlık, sonsuz yaşamın simgesi haline gelmiştir. Ağaç ise kökleri ile yerin derinliklerine, budaklarıyla göklere uzanarak, yer ve gök arasında duran ve bu iki unsuru birbirine bağlayan, aynı zamanda hayatı ve ölümü, canı ve ruhu, karanlığı ve ışığı kendinde birleştiren evrensel, kozmik bir varlıktır.
Bu açıdan ağaç sonsuz hayatı, yaşam sürekliliği simgeselliği ile kadın sembolizmiyle örtüşmektedir.
Yakutlar, ağacın her şeyin anası olduğuna inanıyorlardı. Yine Yakutlarda doğum ve hayat tanrıçası olan Umay ana kutsal kayın ağacı altında oturmakta ve çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar bu ağaca tapınarak ona kurbanlar adamaktaydılar. Yakut kadınlarının üzerlerinde Umay Ana‟nın sembolü olan ağaçta boncuk bulundurduklarıda bilinmektedir
Ağacın türemeyi sağlayan, ana olma işlevi Oğuz, Kıpçak ve Uygur kavimlerinin destanlarında da görülür. Bu kavimlerde üremeyi sağlayan, ana ağaç, kayın ağacıdır ve ana soyuna işaret eder.
Bu nedenle, kayın ağacı ve kayın ormanı kutlu sayılır. Orta Asya’da ve Sibirya’da ağaç tanrıçası/ruhu inancı yaygındır.
Altay Türklerinin şamanist inançlarına göre, insanlar türediği zaman, doğum Tanrıçası Umay, gökten yere iki kayın ağacıyla inmiştir.
Bugün Türklerde evlilik yoluyla kurulan akrabalıkların adlandırılmasında bu inanışın etkilerini görüyoruz.
Evlenmiş çiftlerin anneleri kayınana-kaynana, erkek kardeşleri ise kayınbirader, şeklindeki akrabalık adlarıyla tanımlanır.
Hayat Ağacı, Gök Ağacı, Kağan Ağaç
Hayat ağacı sonsuzluğun ve ölüm süzlüğün sembolüdür. Dünya mitolojilerinde en yaygın motiflerden biri olan hayat ağacı, yer ile göğü birleştiren kozmik ağaçtır. Yakut ve Altay Türklerinde yurtların önüne dikilen, uzun bir sırık biçimindeki bu ağacın tepesinde çift başlı bir kartal bulunur. Bu ağaç, tanrı katına kadar uzanan bir kozmik ağaç olarak tasavvur edilir ve tanrı katında, onun habercisi, kuvvet ve kudretin sembolü kartal, tanrıya en yakın noktada yer alır ve burada ruhlar kuş biçiminde uçarlar.
Hayat Ağacı; kökleri, gövdesi ve dallarıyla Dünya’nın üç tabakasını temsil eder ve bu tabakalar arasında köprü gibi geçiş yolu görevi görür. (Gök, Yeryüzü ve Yeraltı)
“Hayat Ağacı”, sıradan insanlar tarafından görülememekte, ancak Tanrı öğretisini bilenler (Tanrı tarafından gönderiler Hakanlar ve Şamanlar) tarafından görülebildiğine inanılmaktadır.
Allah‟ın nurunun “Hayat Ağacı” üzerine indiği ve kutlu doğumların bu şekilde gerçekleştiğine inanılmaktadır.
Kutsal dinlerde vahiyler ışık-ateş-nur şeklinde kutsal ağaç üzerine indiği, hakanlar ve hakanların evlendiği kadınların yine “Hayat Ağacı”nı sembolize eden ağaca inen nurdan doğduğu ve o ağaçtan beslendiklerine inanılmaktadır.
Sonuç olarak; insanlar geçmişten günümüze dek ağaca pek çok anlamlar yüklemiş, günlük hayatlarında, hatta sonraki hayat inançlarında bile ağacı simgesel bir araç olarak kullanmış.
Yeri gelmiş iyi yeri gelmiş kötü şeyler için ağaçtan medet ummuşlardır. Hatta ağaçlara çul-çaput bağlayarak adaklarda bulunmuşlar, dilekleri gerçekleştiği taktirde de bunun ağaçtan kaynaklandığına inanmışlardır.
Belki de ağacın gövdesinden yayılarak yukarı, göğe doğru uzanmasını bir dua bir yakınlık olarak görüp ağacın doğaüstü bir gücü temsil ettiğine inanmışlardır. Bütün bunlar ağacın kutsal olduğuna inandırmış ve mitolojinin olmazsa olmaz bir parçası yapmıştır.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Sevginin ve sanatın hayatınızın her noktasında olması dileğiyle sevgiyle ve sanatla kalın.
Yararlanılan Kaynaklar
- Dr. Mehmet Emin BARS, ‘TÜRK KÜLTÜRÜNDE AĞAÇ KÜLTÜ VE ŞOR KAHRAMANLIK DESTANLARINA YANSIMALARI,’ The Journal of Academic Social Science Studies, 2014, sayı: 27 s. 379 – 398
- F. Gülay MİRZAOĞLU-SIVACI, ‘TÜRKÜLERDE MİTOLOJİK UNSURLAR,’ Türkbilig, 2005
- Saliha AĞAÇ , Menekşe SAKARYA, ‘HAYAT AĞACI SEMBOLİZMİ’, Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), Aralık, 2015
- Seher ARSLAN, ‘TÜRKLERDE AĞAÇ KÜLTÜ VE “HAYAT AĞACI”, Uluslararası Sosyal Bilimler ve Eğitim Dergisi, Haziran 2014, sayı:1
[…] Yazının Devamı İçin: Türk Mitolojisinde Ağaç Kültü […]