Her Hafta Bir Deneme: “Bazen”

0

Sessizlik… 

Çakmağın sesini duyduğunuza eminim. Saat 03 ‘e geliyor; son nefesi çekip bahçeye fırlattım izmariti, pencereyi kapatıp kulaklığı taktım ve hiçbir şey olmamış gibi çay demledim. Bu ve önceki beş  saatlik süre boyunca çakılan her çakmağın sesi, sevişme sesleri, öksürme sesleri, bir yaprağın dalından kopup  kaldırıma çarpmasının sesi, şiddete uğrayan bir kadının sesi, Akakiyeviç’in ayak sesleri, Bukowski’nin sifonu çekme sesi ve Marla’ nın iç çekme sesi gibi daha nicesini içine alan derin ve koyu bir sessizlik.Kendini geçersiz kılan boşluk, unutkanlık…

Bireysel eşitliği bozmak için çok değil , birkaç bin öncesine; yüzünü gölgesine , sırtını ateşe dönen bir neandertalin donuk bakışlarını izlememiz  yeterli. Gecenin ehlileştirdiği türle aramızdaki nitelik farkını, okuma lambası kapatamaz. En iyi ihtimalle öleceğiz. Hayatımızdan geriye “yaşam” a kondurduğumuz   çelişkili bir öpüşme kalacak. Yüzüme dokunurken onun yüzüne dokunur gibi oluyorum, ama bu yüz onun değil,biliyorum!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.